Nazım ALPMAN
Tüm Yazıları
Cumhuriyet Pazartesi Günü İlan Edildi
Ana Sayfa Tüm Yazılar Cumhuriyet Pazartesi Günü İlan Edildi

Kurtuluş Savaşını İstanbul’da işgal güçlerinin himayesinde izleyenlerin Ankara’daki devrimleri anlaması elbette kolay olmayacaktı.

Yıllar önce eski Türkçe bilen bir arkadaşımla
Cumhuriyet gazetesi arşivinde Yunus
Nadi’nin “Yeni Gün” koleksiyonlarını
inceliyorduk. 30 Ekim 1923 tarihli gazetenin sekiz
sütuna çektiği manşet şöyleydi:
“Kars’ın düşman işgalinden kurtuluşu
kutlandı.”
Peki ya “Cumhuriyet’in ilanı” haberi?
O da vardı. İki sütunluk küçük bir kutu içinde
iki kelime ile okurlara bildiriliyordu:
“Cumhuriyet ilan olundu!”
Kars’ın işgalden kurtulma kutlaması yanında
pek fazla önemli olmayan bir gelişme olarak yer
almıştı.
Cumhuriyet’in ilanını Mustafa Kemal Atatürk,
Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
“Efendiler Meclis’çe Cumhuriyeti kabul kararı
29 Ekim 1923 gecesi saat: 20.30’da verildi. On beş
dakika sonra yani 20.45’te cumhurbaşkanı seçimi
yapıldı. Durum o gece bütün ülkeye bildirildi ve her
yerde gece yarışından sonra yüz bir kez top atışı
yapılarak halka duyuruldu.”
Cumhuriyet ilanı “biraz sıkıntılı” olmuştu.
Sonraki yıllarda fener alaylarıyla kutlanacak olan
Meclis kararı, ilk günlerde o coşkudan uzaktı.
Atatürk, Nutuk’ta bu durumu da anlatıyor:
“Efendiler Cumhuriyetin ilanı, iki üç gazete
ve İstanbul’da toplanan birtakım kişiler, genel
sevince katılmaktan çekinip kaygıya düştüler. O
günlerin gazetelerine bakmak yeterlidir.”
Muhalifler Cumhuriyet’in ilanını bir oldubitti şeklinde yorumluyorlardı. Oysa 23 Nisan
1920’den itibaren Türkiye fiilen cumhuriyet
olarak idare ediliyordu.
O günlerin birinci tanığı gazeteci-milletvekili
Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” adlı kitabında
alabildiğine detaylı olarak anlatıyordu.
Mesela Kurtuluş Savaşı kahramanlarından
Kazım Karabekir, gece yarısı top atışlarıyla
uyanınca Trabzon Mevki Komutanı
Kazım Paşa’ya “Nedir bu top
atışları?” diye sorunca şu yanıtı
alıyor:
“Cumhuriyet ilanı
duyurmak için!”
“Neden bana sormadınız?”
“Sorsaydım top atmamamı
mı emredecektiniz?”
“Hayır ama bunu
konuşmamıştık!
Falih Rıfkı, cumhuriyet ilanı
üzerine İstanbul gazetelerinde kıyamet
koptu şeklinde not düşmüş. O havayı da 31
Ekim 1923 tarihinde kendisine gelen mektuptan
aktarıyor:
“Cumhuriyet’e diyecek yok. Fakat ilan tarzına
bayıldık! Oyun pek mahirane tertiplenmiş.
Devlet şeklinin belirlenmesinin bu şekilde
yapılıvermesi kolaylıkla hazmedilecek bir şey
değildir.”
Kurtuluş Savaşı’nı İstanbul’da işgal güçlerinin
himayesinde izleyenlerin Ankara’daki devrimleri
anlaması elbette kolay olmayacaktı.
Cumhuriyet’in ilanını dakikası dakikasına
olay mahallinde milletvekili olarak izleyen Falih
Rıfkı Atay gelişmelerin bir gece önce 28 Ekim’de
başladığını aktarıyor:
“Nihayet 1923 Ekim’inin son günleri gelip
çatar. 28’i 29’a bağlayan gece Mustafa Kemal’in
sofrasında bir toplantı olur. O gece yemekte
bulunanların çoğu asker milletvekilleridir.
Aralarında Hariciye Vekili İsmet Paşa da vardı.
Mustafa Kemal ve arkadaşları sabaha doğru
Ocak 1921 tarihli Anayasa’nın birinci maddesinin
sonuna şu fıkranın eklenmesine karar verdiler:
“Türkiye devletinin şekli hükûmet-i
cumhuriyedir.”
Atay, “Nihayet 29 Ekim
Pazartesi Halk Fırkası Grubu
İdare Heyeti Başkanı Ali
Fethi Okyar başkanlığında
toplandı.” diye anlatıyor: “Yeni
kabine kurulması hakkında
çetin tartışmalar oluyordu.
İdare heyeti bir liste hazırlamıştı.
İktisat vekilliğine aday gösterilen
Celal Bayar, ‘ben kendimi iktisat
vekilliğine layık görmüyorum.’ diyordu.
Öğlenden sonra tartışmalar çok sertleşti.
Sonunda Kemalettin Sami Paşa bir önerge verdi.
Bu önergeye göre Mustafa Kemal Paşa buhrana
çare bulması için davet edildi. O gün de dişi
ağrıyordu. Toplantı salonuna girince hemen
kürsüye çıktı:
-Bana bir saat müsaade ediniz. Bulacağım hal
tarzını arz ederim!”
Mustafa Kemal’in bulduğu hal çaresi bir
gece önce arkadaşlarıyla konuşup anlaşmaya
vardıkları Anayasa değişikliğiydi.
Meclis’te tartışmalar yapıldı, gün
uzadıkça uzuyordu. Sonunda saat 20.30’a
geldiğinde oylama yapıldı. Değişiklik kabul
edildi, Cumhuriyet yola çıktı. 20.45’te de
Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk
Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Falih Rıfkı Atay’ın titiz gazeteciliği sayesinde
yeni devletin ilk gün detaylarını öğreniyoruz:
-Cumhuriyet pazartesi günü ilan edildi!

Yazarın Diğer Yazıları
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku
Umudumuz Kadınlar!

Kadın Voleybol Milli Takımı -yaygın adıyla Filenin Sultanları- 2023 yılında bir Dünya Şampiyonluğu üstüne de bir Avrupa Şampiyonluğu kazandılar. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, bu büyük başarı “sürpriz” olmadı. Kadın voleybolcularımızın kulüpler bazında kazandığı pek çok Avrupa ve dünya şampiyonluklarının bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Ayrıca hemen eklemeli, voleybolcularımız başarılı kadın sporcularımız bakımından tek başlarına değiller. Sporun diğer […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku