Sözünü ettiğimiz değer Cumhuriyet’imiz olunca, “Türk ulusunun yaratılışına ve karakterine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir.” diyerek bizleri bu yönetim şekliyle buluşturan Atatürk elbette çalışmalarımızın odak noktasında yer alacak.
Asırlık Çınar Cumhuriyet
Zaman, her insan için yeniliklere açık bir kapıdır. Biliriz bunu ve beklentilerin çıtasını yükselterek zamanın bize ayrılan diliminden yeni ufuklara yelken açarak geçmek isteriz. Yakalamak istediğimiz sonuca kimi zaman uzak kaldığımızı da görürüz ama yılmadan usanmadan yeni bir başlangıç ile yine deneriz, yeniden deneriz… Çünkü insanoğlunun içinde ‘pes’ etmeye karşı kendiliğinden örülmüş bir duvar vardır ve arkasında barındırdığı kavramın yıpranmasına izin vermez. İşte yeni adımlara güç veren, beklentileri izlenen yol üzerine seren, havlu atmayı engelleyen ve gözlerde biriken ışığı söndürmeyen bu kavram: Umuttur!
Sevdanın, düşün, galibiyetin, sevincin itici/çekici gücü olan umut, esir düşeni teslim etmeyen bir yön verici, yol göstericidir. Bütün mesele umutla barışık olmaktan, yitirmeden yürekte beslemekten geçiyor. Beklentilerin ardından umutla yol almanın belli başlangıç anları vardır. Bu, bazen bir işe başlamak olur, bazen doğum günü… Kimi zaman
nikâh akdini imzalamaktır, heyecana zirve yaptıran çocuk sahibi olmaktır… Böylesi gelişmelerde atılan adımlar bireysel umudun ışığını yakar, bu doğaldır. Ama toplumun bir bütün olarak nefeslerle birlikte umudu yüksek tutup başlangıç olarak belirlediği süreç vardır ki; o, hiç değişmeyen ve kapanmayan kapıdır. Aralık ayının son geç gecesi ile ocak ayının ilk gününün saat 00.00’daki randevusudur. Bu, her ne kadar bir önceki ile yeni yılın ayrılık anı olarak görülse de onları zaman dilimine ayırarak birbirinden kopardığımızı var sayıyoruz. Zaman orada bir bütün olarak duruyor. Bizler bize ayrılan dilimlerden geçiyoruz, o kadar… Ama yeni bir yılın başlangıcını baz alırsak eğer işte o zaman bizim hesabımıza göre yeni bir zaman başlıyor demektir ve artık buna inanıyor olmamız da yerleşmiş gelenektir, anlayıştır. O hâlde, yeni bir yıla girerken kalıcı olmasını beklediğimiz adımlarımızın umutlarımızla örtüşmesi dileğiyle Maltepe Belediyesi olarak neler yapacağımıza bir göz atalım derim…
İnsanlar coğrafi ve siyasi nedenlerle sürekli yer değiştirdi, göç etti. Birçoğu da uzunca bir süre yaşadığı toprakları geride bırakarak yola düşerken yerleşilecek olan coğrafyalara ulaşamadan göç yolunda yaşamını yitirdi. İnsan, milyonlarca yıl önce başlattığı göç güzergâhında binlerce kilometre yol yürüdü. Bu, bazen öylesine uzun sürdü ki göç
yolunda doğanlar, büyüyüp serpilip yolun sonunu göremeden can verdiler. Daha iyi yaşam koşullarına ulaşabilmek için yapılan göçler elbette anlaşılabilir. Ancak insanların doğup büyüdükleri topraklardan zorla koparılması o kadar masum sözcüklerle anlatılamaz. Bundan 100 yıl önce Yunanistan Krallığı’nda yaşayan Türk asıllı Müslümanlar ile
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde kalan Yunan asıllı Hıristiyanlar karşılıklı olarak yer değiştirdiler, göç ettiler. Lozan Antlaşması’na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca “Mübadele” adıyla bilinen bu zorunlu göç boyunca mübadiller sırtlarına eşyalarının yanı sıra hüzün de sarmışlardır, burası kesin ama şuna inanıyorum ki; yaşıyor olmanın verdiği güçle yüreklerinde umut da beslemişlerdir.
Maltepe’den o tarihlerde zorunlu göç eyleyenler, gittikleri Yunanistan’ın başkenti Atina’da yerleştikleri beldeye “Yeni Maltepe” adını vererek Anadolu’ya olan sevgilerini sürdürdüler. Yine Selanik’e yakın deniz kıyısındaki Kallithea (Maltepe) Halkidiki İstanbul’dan göçen dostlarımızın Yunanistan’da adımızı yaşattığı bir beldedir.
Onların zorlu sürecini bir kez daha hatırlamak ve geçirilen zaman dilimi içerisinde yaşamlarından olanları saygıyla anmak için Maltepe Belediyesi, ocak ayında bu konuyu işlerken söz mübadillerimizde olacak…
Mübadelenin 100. yılı dedim ama 2023 büyük bir yüzyılın da devamının başlangıcı olacak.
Büyük ulusların, devletlerin geçirdiği dönemler asırlarla ifade edilir. “Bin yıllık Saka/Sahalar ile Altı yüz yıllık Osmanlı” dediğimiz gibi, Türkiye Cumhuriyeti de dile kolay; tam 100 yıllık bir süreci geride bıraktı. Bu gururlu sürecin şimdi ikinci yüzyılına adım atıyoruz. Cumhuriyet’imizi yüzyıllar boyu yaşatacağımız konusunda umudumuzu
her daim besleyip büyüttük. Ve umudumuzu sağlam temellerle buluşturmak için bu konuda yapacaklarımızı da sizlerle paylaşmak isterim:
Tarihi eşelerken, çok uzun zaman önce var olan medeniyetler hakkında bilgileri, toprak üstüne çıkarabildiğimiz sanat eserlerinden okuyoruz. Tablo, heykel, süs ve ev eşyaları, binaların mimari özellikleri gibi sanata dayalı kalıntılar, önceki medeniyetlerin kültürleri hakkında bilgi veren, geçmişe ulaşabilmek için takip ettiğimiz izler oluyor.
Maltepe halkının kültür ve sanatın her aşamasıyla buluşmayı hak ettiğine inanarak çalışmalarımıza uluslararası bir boyut kazandırmayı da geleneksel hâle getirdik. Bu konuda Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” özdeyişini göz önünde tutarak Maltepelilere yaraşacak imzaları ilçemize
kazandırmaya devam ediyoruz. Yüzüncü yılını selamladığımız Cumhuriyet’imizin onuruna Atatürk, cumhuriyet, demokrasi, eşitlik ve insan hakları konusunda 100 yabancı ressama 100 tablo çizdiriyoruz. 7’si kadın 9 sanatçıdan
oluşan ilk ekip, komşumuz İran’dan gelerek aralık ayının son haftasında Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde tuvallerin karşısına geçtiler. Ardından Yakutistan’dan yani Saka/ Saha Türklerinden dört ressam Maltepe’ye gelerek çalışmalarını tamamladılar. Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Bulgaristan, Arnavutluk,
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, Makedonya, Gagavuzya, Ukrayna ve Gürcistan’dan dostlarımızı eserleriyle birlikte Maltepe’mizde mihman edeceğiz.
Ardından 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndan başlayarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mıza kadar 100. yıl sergimiz devam edecek.
Bitmedi…
Milenyum Çağı’nın başladığı 2000 yılı dünya için ne kadar önemliyse, Cumhuriyet’imizin 100. yılını selamladığımız 2023 de bizim için o kadar önemlidir. Sözünü ettiğimiz değer Cumhuriyet’imiz olunca, “Türk ulusunun yaratılışına ve karakterine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir.” diyerek bizleri bu yönetim şekliyle buluşturan
Atatürk elbette çalışmalarımızın odak noktasında yer alacak.
Hazır mısınız?
Yurtdışındaki kardeş kentlerimizde Atatürk parkı açıp, buralara “Ulu Önder”imizin büstlerini dikeceğiz. Bütün bunları da Cumhuriyet’imizin nice yüzyıllara açılacağına olan umudumuzun her daim diri tutulması adına yapıyoruz…
Sevgili Maltepeliler,
Varsın Noel Baba içeri girmesin. Yeter ki:
Bacalardan dışarı duman çıksın!
Ocağınız hep tütsün.
Umudunuzu yitirmeden atacağınız adımlara güvenmekten hiçbir zaman uzak durmayın. Hayaller kimi zaman yıkılır, beklentiler karşılanamayabilir ama umut kaybolmadığı sürece tünelin ucundaki ışık hiçbir zaman sönmez…
2023’ün kapısından geçerken Maltepeli dostlarımıza, halkımıza ve insanlığa sağlık, başarı, huzur, barış dolu ve sevgiyle beslenen umudun yitmediği yeni bir yıl diliyorum…
Koşullar ne olursa olsun
Daima sevgi kazanacak!
Sözünü ettiğimiz değer Cumhuriyet’imiz olunca, “Türk ulusunun yaratılışına ve karakterine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir.” diyerek bizleri bu yönetim şekliyle buluşturan Atatürk elbette çalışmalarımızın odak noktasında yer alacak.
Devamını Oku1992 yılında Erzincan’da deprem olduğunda Almanya/Münih’te gazetecilik yapıyordum.
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku