Büyük mübadele, büyük kopuş, büyük acı demektir.
Göçler çeşitli nedenlerle olur, geriye dönüşü mümkündür. Mültecilik savaşlar, siyasi, dinsel nedenlerden olabilir, geriye dönüşü mümkündür. Fakat mübadelenin geriye dönüşü yoktur.
Mübadele, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında 30 Ocak 1923 günü, Lozan’da imzalanan “Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol”e göre yapıldı. Bu Protokol 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan’da imzalanan Barış Antlaşması’ndan altı ay kadar önce imzalanmıştı.
Karadeniz bölgesinde yaşayan Pontus Rumları, Osmanlı Hükümeti tarafından 1917 yılında zorunlu olarak İç Anadolu’ya sürgüne gönderildiler. Boşaltılmış, sahipleri “tehcir” edilmiş Ermeni köylerine ve evlerine yerleştirildiler. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi üzerine 1918’de tekrar evlerine geri döndürüldüler.
Sahipleri iç sürgüne gönderilmiş olan Rum köylerinin ve evlerinin birçoğu yağmalanmış, harap edilmişti.
İç sürgüne gönderilmiş, sahipleri yok edilmiş Ermeni köylerine yerleştirilmiş Rumlar “Ermenilerin başına gelenler, bizim de başımıza gelecek.” düşüncesiyle büyük bir korkuya kapılmışlardı. 1918 yılında köylerine geri dönen, köyleri yağmalanmış olan Rumlar canlarını kurtarmak için bulabildikleri yollardan kaçarak Yunanistan’a sığınıyorlardı.
Yunan işgal ordularının İzmir’i ve Ege bölgesini işgale başlamasından sonra bazı Rumlar da köylerini terk ederek Aydın’a, Denizli’ye doğru iç göçe başladılar. Kurtuluş Savaşı başlayınca Garp Cephesi Komutanı’nın emriyle, Garp Cephesi Mıntıkası’nda yaşayan yetişkin Rum erkekleri cephe dışına çıkarıldılar. Denizli, Isparta, Burdur bölgesinde yaşayan yetişkin Rum erkekleri önce Konya, Kayseri bölgesine sürgün edildiler. Bu bölgenin kadınları, kızları, çocukları, yaşlıları Eğirdir Gölü’nün içindeki Nis Adası’na toplandılar. Daha sonra yayan olarak Kayseri’ye gönderildiler.
Yunan Ordusu’nun yenilgisinden sonra Batı Anadolu Rumları bozguna uğramış Yunan Ordusu ile birlikte İzmir’e doğru kaçarak canlarını kurtarmaya çalışıyorlardı.
Karadeniz’de ve Batı Anadolu’da yaşayan Rumlar 1918, 1919, 1920, 1921, 1922 yıllarında canlarını kurtarmak için her yolu deneyerek, kimisi Rusya üzerinden, kimisi deniz yoluyla, kimisi karayoluyla Yunanistan’a ulaşabildiler.
1922 yılından sonra Anadolu’da sadece Ortodoks Karaman Türkleri kalmıştı. 1920 yıllarında Yunanistan nüfusu dört milyon kadardı. Anadolu’dan akın akın gelen bir milyon kadar sığınmacı Rumları yerleştirecek yeterli köy ve ev yoktu. Yunanistan Anadolu Rumlarını iskân etmekte çok zorlandı. Yunanlılar, Anadolu Rumlarını köylerine sokmuyor, “Siz Yunanca bilmiyorsunuz, ne biçim Yunanlısınız?” diyerek aşağılıyorlardı. Yunan ordusunun yenilgisinden sonra binlerce Anadolu Rum’u Yunanistan’a gelebildi.
Yunan hükümeti, sığınmacı Anadolu Rumlarını Müslüman Yunan vatandaşlarının yanlarına yerleştiriyordu. İki odası olan bir Müslüman, bir odasını Anadolu’dan gelmiş sığınmacı Rum ailelere vermek zorundaydı. Müslümanlar evlerini, mallarını, ekmeklerini sığınmacı Anadolu Rumlarıyla paylaşmak zorunlardı. Yunan hükümeti “Siz Müslümanları yakında Türkiye’ye göndereceğiz. Gidinceye kadar beraber kalınız.” diyordu. Müslüman Yunan vatandaşları ile Anadolu’dan kaçarak gelen aç, susuz, perişan Ortodokslar benzer kaderi, ortak bir tarihin acılarını paylaşıyorlardı.
Yunanistan Hükümeti, çok acil bir sorun hâlini almış olan sığınmacılar sorununu çözmek Milletler Cemiyeti’nin denetiminde Yunanistan’daki Müslümanlarla Anadolu’daki Ortodoks Karaman Türklerinin mübadele edilmesini tek çare olarak görüyordu. Lozan Barış Görüşmeleri başladığı zaman Milletler Cemiyeti Temsilcisi Norveçli Kutup Araştırmacısı, Diplomat, Nobel Barış Ödülü Sahibi Dr. Fridtjof Nansen bir mübadele antlaşması yapılmasını önerdi. Milletler Cemiyeti temsilcisinin bu önerisi kabul gördü. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunanistan Hükümeti arasında 30 Ocak 1923 günü, Lozan’da “Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol” imzalandı. Mübadelenin 1 Mayıs 1923 tarihinden itibaren fiilen başlaması kabul edildi.
Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol
“Sözleşme ve Protokol”ün 1. Maddesine göre: Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir.“Bu kimselerden hiç biri, Türk Hükümeti’nin izniolmadıkça Türkiye’ye ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada yerleşemeyecektir.”
Sözleşmenin 3. Maddesine göre, “Karşılıklı olarak, üzerindeki, Rum ve Türk nüfusu mübadele edilecek olan toprakları 18 Ekim 1912 tarihinden sonra bırakıp gitmiş olan Rumlar ve Müslümanlar, 1. Maddede öngörülen mübadelenin kapsamına girer sayılacaktır.”
“İşbu sözleşmede kullanılan ‘göçmen’ (émigrant) “Mübadiller Türkiye’ye yenilikler getirdiler, eğitime çok önem verdiler.” 34 terimi, 18 Ekim 1912 tarihinden sonra göç etmesi gereken ya da göç etmiş bulunan tüm gerçek ya da
tüzel kişileri kapsamaktadır.” 1912 yılından sonra göç edenleri de içine aldığından mübadele kapsamına girenlerin sayısı çok fazla oldu.
Atatürk’ün annesi ve kız kardeşi de 1912 sonrasında Türkiye’ye geldikleri için mübadil kabul
edildiler.
Mübadiller Mustafa Kemal Atatürk’ü de kendileri gibi bir mübadil kabul ederler.
1912-1924 arasındaki on iki yılda Türkiye’den
Yunanistan’a 1,5 milyon kadar Ortodoks Rum,
Yunanistan ve Ege adalarından 600 bin kadar
Müslüman Türk göç etmek zorunda kalmış ya da
mübadele edilmiştir. Osmanlı Hükümeti’nin verdiği
rakamlara göre savaşta, göç ve sürgün yollarında
500 bin kadar insan ölmüştür.
Türkiye’de İstanbul, Gökçeada, Bozcaada sınırları
içindeki Rumlar ile Yunanistan’daki Batı Trakya
sınırları içinde yaşayan Müslümanlar mübadele
dışında tutuldu.
Ayrıca gizli tutulan bir maddeyle Türkiye’nin
isteği doğrultusunda, genelevlerde çalışan Rum kadınlar “ihtiyaca binaen” mübadele dışında tutuldu
Mübadele milliyetlere göre değil,
dinlere göre yapıldı
Mübadele milliyetlere göre değil, dinlere göre
yapıldı. 1912 ile 1924 arasında yerlerinden yurtlarından ayrılmış Müslümanlar ve Ortodoks Rumlar
“mübadil” kabul edildi.
Türklerle Rumlar değil, Ortodoks dininden olan
Anadolu Rumları ile Yunanistan ve Ege adalarında
yaşayan Müslümanlar mübadele edildi.
Bu nedenle tek kelime Rumca bilmeyen özbeöz
Türk Karamanlılar, Ortodoks dininden oldukları için
zorunlu mübadeleye tabi tutuldular.
Aynı şekilde anadili Yunanca olan, tek kelime
Türkçe bilmeyen “Patriyot” olarak adlandırılan
Müslümanlar da mübadeleye tabi oldular.
Mübadelenin büyük zorluklarını daha çok gittikleri ülkenin dilini bilmeyen Ortodokslar ve Müslümanlar yaşadılar.
Karma Komisyon’nun görevleri
Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra aralarında üç
bağımsız devletten üyelerin de bulunduğu karma
bir komisyon oluşturuldu. Mübadele sürecinin
gözetimi bu komisyona verildi.
Karma Komisyon, Ankara ve Atina’da birer
merkez oluşturdu. Karma Komisyon’un Türkiye ve
Yunanistan’da ara kurulları da vardı. Göç etmeyi
bekleyen Müslümanların ve Ortodoksların mal
kayıtlarını yapmak bu ara kurulların göreviydi.
Karma Komisyon’un çabalarıyla mal sayımı
işlemleri yapıldı. Müslümanların sahip oldukları
malların, mülklerin kayıtları “Tasfiye Talepnamesi”-
ne kaydedildi.
Mübadeleye tabi olan ailelerin hayvanlarının
sayısı, arazilerinin miktarı kayda geçildi. Türkiye’ye
giden mübadiller iskân edildikleri yerlerdeki Rum
mallarından karşılığını alacaklardı.
Fakat bu karar doğru dürüst hayata geçirilemedi.
Birçok Rum malı İskân Komisyonları’ndaki üyelerin
ellerinde kaldı.
Mübadele uygulaması
Mübadele uygulamasına fiilen 1923 sonralarında
başlanabildi. Türkiye’ye göç ettirilen Müslümanlar
Selanik, Kavala, Pire, Hanya, Resmo, Kandiye gibi
liman ve iskelelere yanaşan Türk gemiler tarafından taşındılar. İstanbul Tuzla, İzmir Urla, Mersin
gibi yerlerde oluşturulan “Tahaffuzhane” denilen
merkezlerde bir ay karantinada tutulduktan sonra
bazıları Doğu Anadolu’daki Ermenilerden boşalmış köylere gönderildiler. Bazı mübadiller de Ege,
Marmara, Karadeniz bölgelerindeki boşalmış Rum
köylerine yerleştirildiler.
Ortodoks Rumlar ise Samsun, Trabzon, Mersin,
İzmir, İstanbul gibi liman kentlerine yanaşan Yunan
gemileri tarafından Yunanistan’a taşındılar.
Mübadiller yoğun biçimde 1923-1924 sonbahar
ve kış aylarında taşınmaya başlandığı için büyük
zorluklar yaşandı. Mübadil Müslümanlar ve Ortodokslar başta barınma sorunu olmak üzere açlık,
salgın hastalıklar gibi büyük zorluklarla karşılaştılar.
40-50 yaş üstündeki mübadillerin büyük bir kısmı
mübadelenin ilk iki yılı içinde ölüp gittiler.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti “Mübadele,
İmar ve İskân Bakanlığı” adlı yeni bir bakanlık
kurdu. Yeni bir İskân Yasası çıkardı.
Mübadillerin iskân edildikleri yerlerden ayrılmaları yasaktı. Fakat özellikle Elazığ gibi Doğu
illerine iskân edilen mübadiller buralara uyum
gösteremediler. Ayrıca yerliler mübadillere huzur
vermediler. Bu nedenlerle bir müddet sonra iskân
edildikleri yerleri terk ederek Marmara, Ege ve Karadeniz bölgesine gelmek zorunda kaldılar.
“Adiyen İskân Kuralı”
Mübadele Protokolu kurallarına göre mübadiller taşınabilir mallarını yanlarında götüreceklerdi.
Taşınmaz mallarının karşılığını ise göç ettirildikleri
ülkeden alabileceklerdi. Müslümanların ellerinde
Yunanistan’da sahip oldukları taşınmaz malların
miktarını bildiren “Tasfiye Talepnamesi” adlı resmî
belgeler vardı. Fakat “Tasfiye Talepnamesi” Türkiye’de uygulanamadı. Çünkü giden Rumların mallarının mülklerinin yüzde 80’ine yerli mütegallibeler,
ağalar, bürokratlar tarafından el konmuştu. Rum
mallarından ancak yüzde 20 kadarı Yunanistan’dan
gelen mübadillere verilebildi.
“Adiyen İskân Kuralı” denen bir kural uygulamaya kondu. Bu kurala göre her aile başına 30 dönüm
tarla, kişi başına da üç dönüm bağ bahçe verilecekti.
Mübadillerin iskân edilecekleri yerlerde üçer
kişiden oluşan İskân Komisyonları kuruldu. İskân
Komisyonları “Adiyen İskân Kuralı” gereğince
Rum mallarını mübadillere dağıtacaktı. İskân
Komisyonları doğru dürüst çalışmadı. İskân
Komisyonu üyeleri Rum mallarının çoğunu kendi
aralarında bölüştüler, azını mübadillere verdiler.
Mübadiller uğradıkları haksızlıkları biliyor,
görüyorlardı fakat itiraz etmekten korkuyorlardı.
Benzer haksızlıklar Anadolu Rumlarına karşı
Yunanistan’da da yapıldı. Anadolu Rumları yerli
Yunanlılar tarafında bazı köylere sokulmadı.
Milletler Cemiyeti’nin ya da bazı devletlerin
göçmen iskân fonlarından alınan maddi desteklerle
Anadolu Rumları için Yunanistan’da, Müslüman
mübadiller için Türkiye’nin bazı şehirlerinde özel
göçmen ya da mübadil köyleri kuruldu.
Mübadiller 50 yıl bırakıp geldikleri evlerine, barklarına, köylerine gidemediler. Kapılar 1974 yılında
açıldı.
Türkiye ve Yunanistan 1930 yılında Ankara’da imzalanan “Ankara Antlaşması” ile Mübadele olayını
“tarihe tevdi” ettiler.
Mübadelenin sonuçları
Mübadiller Rumeli’den, Selanik bölgesinden,
Girit’ten, Ege adalarından geliyorlardı. Birçoğu
köylüydü, çiftçiydi. Fakat birçoğu da Avrupa tarzı
yaşayan, kültürlü, eğilmiş, ticaretten anlayan
insanlardı.
Mübadiller Türkiye’ye yenilikler getirdiler, eğitime çok önem verdiler. Rumeli çiftçileri Anadolu’ya
daha ileri tarım tekniklerini getirdiler. Birçok yerde
taşımacılık sektörünü canlandırdılar, ilk kamyonculuğu, otobüsçülüğü mübadiller yaptılar.
Bu anlamda mübadiller Türkiye’nin kalkınmasına
çok büyük emek katkıda bulundular. Mübadiller
Türkiye için bir şans oldu.
Günümüzde Türkiye’de 10 milyon kadar insanın
kökeninin mübadeleye, göçlere dayandığı tahmin
ediliyor. Buna rağmen Türkiye’de hiçbir üniversitede
Mübadele Araştırma Enstitüsü yoktur. Türkiye’de
devletin kurduğu resmi bir mübadele müzesi ve
mübadele arşivi yoktur. Mübadele tarih kitaplarında açık ve net olarak işlenmemektedir. Türkiye
henüz mübadele tarihi ile yüzleşmemiştir.
Mübadele Yunanistan için de bir şans olmuştur.
Yunanistan’a giden Anadolu Rumlarının çoğu eğitilmiş, meslek sahibi, üretimden, ticaretten, sanayiden, denizcilikten, siyasetten anlayan insanlardı.
Anadolu Rumları Yunanistan’da hayatlarını yoktan
var ettiler ve Yunanistan’ın kalkınmasında büyük
emekler verdiler.
Günümüzde Yunanistan nüfusunun üçte biri,
yani 4-5 milyon kadarı Anadolu kökenlidir.
Yunanistan’da mübadele arşivi Atina’da 1927
yılında kurulmuştur. Mübadele arşivinin 140.000
sayfa kadar olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca Atina ve
Selanik’te Mübadele Araştırma Enstitüleri vardır.
Yunanistan siyasetinde Karamanlılar büyük öneme sahiplerdir. Soyadı “Karamanlis” olanların çoğu
Karaman’dan gelmişlerdir.
Hayat geçmişe göre değil, geleceğe göre yaşanır.
Mübadelenin acıları günümüzde ve gelecekte
Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk ve barışın
gelişmesinde temel olabilir.
Tek dileğim dünyada insanları göçe, mübadeleye, yerlerinden yurtlarından kopmaya zorlayan
savaşların, siyasi ve dinsel çatışmaların sona ermesi,
huzur barışın gelişmesidir.
Büyük Mübadele’nin acıları Türkiye, Yunanistan
ve dünya için barışa, dostluğa bir çağrıdır.
Kaynaklar:
Akgönül Samim, Türkiye Rumları, Ulus -Devlet
Çağından Küreselleşme Çağına Bir Azınlığın Yok
Oluş Süreci, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007
Yerasimov Stefanos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, Gözlem Yayınları, İstanbul, 1977
3. Oran Baskın, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya
Sorunu, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları-2, Ankara, 1986
4. Tuncay Mete, Türkiye Tarihi 4, Çağdaş Türkiye
1908-1980, Siyasal Tarih;, Cem Yayınevi, İstanbul,
1992
5. Büyük Mübadele, Türkiye´ye Zorunlu Göç (1923-
192), Kemal Arı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul,
1995
6. Aladağ Ertuğrul, Andonnia- Küçük Asya´dan
Göç, Belge Yayınları, İstanbul, 1995
7. Yiannakopoulos Georgios A., Refugee Greece,
Photographs from the Archive of the Centre for Asia
Minor Studies, Athens 1992
8. Yalçın Kemal, Emanet Çeyiz – Mübadele İnsanları,
Birzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 2020
9. Milli Mücadele´de Denizli-Isparta-Burdur Sancakları, T.C. Kültür Bakanlığı Yayını
10. Menç Hüseyin, Milli Mücadele Yıllarında Amasya
– Portreler – Belgeler, Ankara 1992
11. Demir Hülya, Akar Rıdvan, İstanbul´un Son
Sürgünleri, İletişim, İstanbul, 1994
12 Şener Cemal, Topal Osman Olayı, Ant Yayınları,
İstanbul, 1994
13. Werfel Franz, Musa Dağ´da Kırk Gün, , Belge
Yayınları, İstanbul, 1997
14. Sotiriyu Dido, Benden Selam Söyle Anadolu´ya,
Alan Yayıncılık, İstanbul, 1993
15. Millas Herkül, Türk Yunan İlişkilerine Bir Önsöz,
Tencere Dibin Kara, Amaç Yayınları, İstanbul, 1989
16. Soysal İsmail, Türkiye´nin Siyasal Antlaşmaları,
I. Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayını
17. Tanilli Server, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi II,
Çeviren: Adam Yayınları, 1999
Nazilerden kaçarak Türkiye’ye sığınmış olan antifaşist bir insandı. Meslek hayatının 27 yılı Türkiye’de geçti.
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku