Bircan Usallı Sinan
Tüm Yazıları
“Sesim Sustuysa, Kalbim Durmuş Demektir.”
Ana Sayfa Tüm Yazılar “Sesim Sustuysa, Kalbim Durmuş Demektir.”

Söyle Nükhet söyle… Ben bu şarkıyı ne kadar çok severim bilir misin? Gerçekten bir yaşam öğretisi gibidir bu şarkının sözleri. Ne güzel yazmış değil mi Mehmet Teoman?

Nükhet Duru…

Yüz yıllık Cumhuriyet’imizin 50 yılında var olan ve ileriye dönük hayalleriyle hep var olacak olan Nükhet Duru…

50 yıl boyunca bir insanın aynı şarkılarla, o şarkıların hep aynı yerinde aynı tepkiyi, alkışı alabilmesi nasıl mümkün olabiliyor diye hep şaşırıyorum. “Bu da benim sihrim.” diyor Nükhet Duru.

Bugün, yol arkadaşım, Türk pop müziğinin en kendine özel şarkıcılarından biriyleyim. O, bir başladı mı anlatmaya; kendinizi bir romanın satırları arasında dolaşıyor sanırsınız. Bu yol nasıl geçer anlamayız diye düşünüyorum. İkimiz de sakarız, sulu gözüz ve yufka yürekliyiz. Nükhet kalbini açmış yolgeçen hanı gibi. Kapıdan geçiş serbest, içeride kalış; davranış ve ruh hâline göre değişiyor, biri çıkartılınca bir daha geri dönüşü olmuyor.

Akşamüstü saatlerindeyiz. Kırmızı şarabımız var bu kez. Yol kenarı ağaçlarını, güzelliğini biz öyle hayal ediyoruz ki, gerçeğindeki eksikliği göremez oluyoruz.

Vay be Nükhet, desene 50 yıl oldu…

Olsun. Bir elli yıl daha var önümüzde.

14 yaşında müzik yaşamına başlamak zor gelmedi mi sana? “Küçücük kızım, ne işim var buralarda, arkadaşlarımla aylaklık yapıp filmlere, gezmelere gideyim” demedin mi? “Hani benim gençliğim anne?” diye iç geçirmedin mi?

Hayır, elbette iç geçirmedim. Üstüne üstlük kendimi çok şanslı hissettim. Düşünsene ergenliğin başlarında elinde mikrofon sahnedesin, şarkı söylüyorsun. Alkışlanıyorsun, onaylanıyorsun ve de üstelik kocaman halka küpelerin, saçını arkında topluyorsun Carmen topuzuyla ve makyaj yapıyorsun istediğin kadar.

Makyaj yapmayı hep çok sevdin değil mi? 40 yıllık arkadaşız seni makyajsız en fazla on kere görmüşümdür. O da sabahın kör saati sana gelmişsem. Nedir bu makyaj aşkın senin?

Bana özel bir şey gibi soruyorsun Bircan? Bütün kadınlara iyi geliyor makyaj. Benim için bir terapi neredeyse. Millet terapiye gider ben makyaj yaparım. Aynaya baktığımda kendimi yenilenmiş ve istediğim şekilde değişmiş görünce iyi geliyor. Meditasyonum bu benim. Aynadaki Nükhet ile barışık olmak… Tamam iyisin kızım diyebilmek… Onu diyene kadar makyaj ile arkadaşlığım sürüyor. Bakımlı olmayı seviyorum.

Senin en önemli özelliğin bence şarkı sözlerini çok önemsemen. Neredeyse bu sözlere göre
yaşamayı seçmiş olman…

Evet yolda yürürken, yemek yaparken, evi toplarken, örgü örerken, dikiş dikerken (çok da marifetli kendisi elinden her iş gelir… Onun gibi güzel mercimek ekmeği yapana denk düşmedim şu ana kadar…) düşünürken, ağlarken, gülerken şarkı söyler Nükhet Duru. Şarkı söylemek onun nefes alma şekli.

Ben şarkı sözlerine göre yaşamayı seçtim. Bestesiyle öpüşmeyen sözler benim için şarkı değil. Ben yorumcuyum, anlatıcıyım, hayal ederim ve hayal edenim. Şarkıcı değilim yaşayanım. Çünkü şarkı söylemek benim için iş değil yaşam biçimi. O yüzden yaşadığım sürece şarkı söylerim ben. Sesim sustuysa, kalbim durmuş demektir.

Nükhet sen yaşamda hem en zirveyi gördün hem de dibe batmışlığın oldu. Bazen işte, bazen sevgide…

Düşmeyi öğrenmek, düştükten sonra nasıl kalkacağını bilmeye hazırlık yapmak demek benim için. Ben asla yaşama küsmedim. En zor günlerimde bile, en dibe battığım, en sert ihanetleri ve başarısızlıkları yaşadığım bile, yaralarımı görmezden gelip ayağa kalkmayı başardım. Küskünlüklerim oldu elbette ama asla insanlardan, şarkılardan, benim şarkılarımı elli yıldır benimle aynı anda söyleyenlerden vazgeçmedim…

Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır
Anlayamam kederimi
Bir ateş yakar tenimi
İçim dar bulur yerini
Gönlüm dağlarda dolanır
Ne bir dost, ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoli
Ne bir dost, ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoli
Ne kış ne yazı isterim
Ne bir dost yüzü isterim
Hafif bir sızı isterim
Ağrılar, sancılar gelir
Yanıma düşer kollarım
Görünmez olur yollarım
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir
Ne bir dost, ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoli
Ne bir dost, ne bir sevgili
Dünyadan uzak bir deli
Beni sarar melankoli
Beni sarar melankoli

Ve melankoli…

Evet, sizin de tahmin ettiğiniz gibi Nükhet benim için söylüyor şu an bu şarkıyı. Bana demek daha doğru. Çünkü sizinle paylaşacağımı biliyor bu anı. Hepimizin paylaştığı bir an olsun bence.
Hep birlikte var mısınız söylemeye?

Nükhet insan olmakla ilgili sorum olacak sana. Nedir insan olmak? Senin gayretin ne yönde? Sen kimden ve neden vazgeçmezsin?

Yaşam bana insan olarak, kalp kırmadan, incitmeden, var olanı paylaşarak yaşamayı öğretti. Kalıcı olan iyi olmak duygusu ve gayreti. Geri kalan şan, şöhret, para, pul, güzellik, varsıllık, popülerlik hepsi geçici. Ben insanların yüreklerini sevmeyi öğrendim her şeyden önce ve inanın bu artık benim uzmanlık alanım oldu. Şarkı söylerken de tam bunu yapıyorum. Ve bu hâlimin doğru olduğunu düşünüyorum. İnatçı, azimli, burnun dikine giden o küçük kız çocuğunu da hep korumak istedim. O küçük kız çocuğu benim vazgeçilmezim ve beni ayakta tutan en önemli direnç…

Belki de bu yüzden bu kadar destekliyorsun genç şarkıcıları?

Ben hayatta emeği, yeteneği ile var olan, var olmaya çalışan, savaşçı, direnen ve pes etmeyen herkesi çok seviyorum ve destekliyorum. Kendi alanımdaki gençlere baktığımda bazılarını gerçekten çok ayrı yere koyuyorum ve süreç içinde hayatımızda ne kadar yer alacaklarını biliyorum. O kadar çok olanağın arasında bazen kendilerini göstermeleri çok kolay gibi görünse de, algıda seçicilik yaratmalarının o kadar da kolay olmadığını görüyorum. Aslında benim yaşla alışverişim yok, zamanı doğru kullanmakla ilgili derdim var. Barbara Streisand 81 yaşında ve halen aslanlar gibi konserler veriyor. Liza Minnelli mesela…

Çok uzağa gitme Emel Sayın ve Ajda Pekkan da var… Alpay’ı da es geçemeyiz öyle değil mi?

Klasik olmak böyle bir şey. Ben onları izlemeye doyamıyorum. Gerçekten müthiş performanslar sergiliyor bu dostlarım.

Aslında sen de, Nilüfer de, Sezen Aksu da klasiksiniz. Hem popüler hem klasik ve asla eskimeyen bir jenerasyon. Bu nasıl bir sevgi ve sahiplenilmek gerçekten şaşkınlık içindeyim… Aslında sen bir ikonsun. Belgeselin yapıldı ama…

Evet, sen söylemeye çekiniyorsan ben söyleyeyim tam da istediğimiz gibi olmadı elbette. Ama bir emek vardı ve ben bu emeğe, isteğe saygısızlık etmem. Elbette çok daha iyi yapılırdı eyvallah. Yaparız da…

Bence senin yaşam hikâyen çok etkileyici, bildiğim tanık olduklarım bile heyecan verici. Bilinmeyenlerin, duyguların, hatıra sandığında kadifelere sarıp sakladıkların. İllaki film olmalı.
Vurup çarpar eminim bir sürü insanı.

Sobe! Gördün beni. Evet hayalini kurduğum tam da bu. Son dönemimde kendimi kendim oynarım ama ilk gençliğimi canlandıracak birileri illaki bulunur. Sahneye ilk çıkmaya başladığım andan, uvertürlükten, assolistliğe geçişin hikâyesi. İsmim neonlarda yazılmıyorken, günün birinde en üstte yazılmasının hikâyesi. Sahneye çıkarken üstüne giyecek kıyafeti zor bulurken, günün birinde dolaplara sığmayan kostümlerin hikâyesi. Aldığın ödüller ve bu ödülleri görüp “ben nasıl bir şeymişim” diye şımarmamak için ödülleri sağa sola dağıtmanın hikâyesi. Evlilik… Aşk
ilişkilerim… Kendimi kapamalarım, açmalarım, elimden tuttuğunu sanırken aslında kuyumu kazanları görmeyişlerim, bu görmeyişlerden aldığım derslerim… Ve elbette yaşadığımız sosyoekonomik, politik iniş çıkışlar… Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Kenan Evren dönemi… Ve son dönem politik yıllar… Ve her kesimden insanlarla el ele, göz göze oluşum. Çünkü benim için asıl olan insanlık ve sevgi. Ve bilge kadın kıvamına gelişim. İnsanın kendine olan inancındaki direnişim. Bu filmin olmasını elbette çok istiyorum.

Beni benimle bırak hikâyesi. Beni benimle bıraktıklarında baştan başlama hikâyesi.

Beni benimle bırak giderken,
Başka bir şey istemem sen ayrılırken,
Beni benimle bırak ne olur
Gerisi senin olsun…

Söyle Nükhet söyle… Ben bu şarkıyı ne kadar çok severim bilir misin? Gerçekten bir yaşam öğretisi gibidir bu şarkının sözleri. Ne güzel yazmış değil mi Mehmet Teoman? Ve elbette ne güzel
bestelemiş değil mi Cenk Taşkan?

Sabahattin Ali desem sana…

“Ben Sana Vurgunum”, “Melankoli”… Beni ben yapan insan derim. “Kuyucaklı Yusuf” derim, “Kürk Mantolu Madonna” derim… O kadar genç yaşa bu kadar çok eser sığdırmanın hayranlığı derim. Aynı dönem yaşasaydık, illaki giderdim yanına, yamacına. Benim için şarkılar yazmasını isterdim. 40 yıllık hayata ne çok şey sığdırmış değil mi?

Mehmet Teoman, Cenk Taşkan, onlar da ne güzel insanlardı değil mi? Sevgili Mehmet Teoman’a
selam olsun, Cenk Taşkan’ı rahmetle anıyorum.

Ben kendi şarkılarımı söylemek istiyorum dediğimde, bana inanan ve yanımda olan insanlar. Onlara olan gönül borcum asla bitmeyecek. Bana inanmaları hep yanımda olmaları, onların desteği o kadar kıymetliydi ki. Evet, gerçekten bir ayrık otu gibiydim. İllaki kendi şarkılarım olsun istiyordum… Ve şimdi 60’lı yaşlarımda bile o 20’li yaşlarımdaki Nükhet’e iyi ki iyi ki bunda inatçı davranmışsın diyorum…

Gelecekle ilgili planların neler?

Öyle çok ki… Hangi birini anlatsam?

Evet, böyledir işte Nükhet Duru. Bir sevdadır onun için yaşamak ve şarkı söylemek. O, sesini, yüreğini kalkan yapmış bir insandır, kadındır. Aykırıdır, ayrık otudur ama bazen bir kadife eldiven içindeki demir yumruk gibidir.

Caz da söyler, türkü de, pop da söyler. Bana göre müzikallerin kraliçesidir. Carmen’de izlemiştim öncelikle onu ve hayran kalmıştım. “Yedi Kocalı Hürmüz”, “Beni Nükhet Duru Sanıyorlar”, “İstanbulname”…

Ama en çok Timur Selçuk ile verdiği konserlerde sevmiştim Nükhet Duru’yu. Şan’da o beyaz piyanonun önünde söylediği şarkıları asla unutmam ve hiçbir konser o konserlerin önüne geçemez.

Münir Nurettin Selçuk’un bestesi Ümit Yaşar Oğuzcan’nın sözleri…

Beni kör kuyularda
Merdivensiz bıraktın
Denizler ortasında
Bak yelkensiz bıraktın…
Öylesine yıktın ki hayallerimi beni sensiz bıraktın
Beni bensiz bıraktın.

Yazarın Diğer Yazıları
CANANGÜLLÜ

Bugün yolculuğumda çok sevdiğim, takdir ettiğim, hayranlık duyduğum, dünyalar güzeli bir kadın dostumla beraberim. Türk kadın hakları savunucusu, aktivist, organizatör ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı ve Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’nün sahibi Canan Güllü. Müthiş cesur kadın sözcüğü bana çok kıymetli gelmiştir, hep çok sevmişimdir ve hayatım boyunca bunu bazı kadınlar için, benim için önemli […]

Devamını Oku
Başı Dik Sosyal Demokrat: Berna Laçin

Kışa mı girdik, sonbahar mı devam ediyor, bilemiyorum. Fakat şu anda doğanın en sevdiğim hali var; Ağaçlar bütün yalınlığıyla çırılçıplak. Kırmızı, kahverengi sararmış yapraklar… Doğanın bu halini seviyorum; insana benzetiyorum, insanın orta yaşlılıktan yaşlılık dönemine geçişine benzetiyorum nedense. Bu güzel yolculukta bu kez konuğum Berna Laçin. Sevgili Berna’yı gazetecilik günlerimden tanıyorum, onunla defalarca röportaj yapmışlığım, […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku