Ataol BEHRAMOĞLU
Tüm Yazıları
Günümüz Dünysında Şiir
Ana Sayfa Tüm Yazılar Günümüz Dünysında Şiir

Kara Gün Ağıtı

Günümüzde şiirin başlıca sorunu yaşamdan kopukluğudur. Şiir üniversite odalarından, şairlerin çalışma odalarından çıkarak sokaklara inmelidir. Bunu yapmak şiirin ona özgü inceliklerinden, metafor zenginliğinden kopması demek değildir. Tersine sokak, şiiri hem konu hem dil bakımından zenginleştirir.

Şiir kapalı mekânlardan açık havaya çıkmalıdır. Şiirin açık havaya, yeni bir kan dolaşımına ihtiyacı var. Kendi payıma ben yeni şiirlerimi topluluk önünde paylaşarak sınavdan geçiririm. Topluluk hem anlamı hem ses tonunu denetler. Bu denetleme şiirin yararınadır.

Kalabalıklardan, topluluk önüne çıkmaktan korkmayın. Bunu ben 1960’lardan beri deniyorum. Topluluk önünde şiir okuma ilişkisi, en eski destan geleneklerinden bu yana Türkiye’de canlılığını her zaman korumuştur. Şimdi ülkemizde biz, şiir ve halk buluşmasını dünya şiir hareketi amblemi altında da gerçekleştiriyoruz.

İkinci bir önemli konu şiir ve çocuk ilişkisidir. Şiir anadilin özü demektir, öyle olmalıdır. Düşünsel bakımdan en karmaşık bir şiir bile, çocukta anadil duygusunu, anadil sevgisini, anadile ilgiyi uyandırır ve canlı tutar. Yine kendi payıma ilkokullardan başlayarak çocuklarla şiirimi her zaman buluşturdum ve buluşturmaya devam ediyorum. Olağanüstü zenginleştirici bir deneyimdir bu. Kısa zaman önce yaşadığım bir olayı örnek vereyim:
Bir ilkokulda şiir buluşması sonrasında öğrenci velileri, okul yönetimine teşekkür etmişler. Çünkü o günün akşamında eve çok mutlu dönen birçok çocuk, anne-babalarına şair olmak istediklerini söylemiş.

Dünya şiir hareketinin bütün ülkelerde, bütün kıtalarda ve bütün dünyada öncelikli ödevi benim düşünceme göre, şiiri topluluklarla ve çocuklarla buluşturmak olmalıdır.

KARA GÜN AĞITI

GECEMİZ ZİFİRDEN KARA
NE YOL NE İZ GÖRÜLECEK
BİZİM İÇİN BUNDAN SONRA
BİR HEDEF YOK VARILACAK

YUVALARIMIZ DAĞILDI
SEVİNÇLERİMİZ BOĞULDU
BEKLENTİMİZ BU DEĞİLDİ
BİR ÜMİT YOK SARILACAK

ZEHİRDEN ACI SUYUMUZ
TÜKENDİ BİTTİ SOYUMUZ
BUNDAN BÖYLE
HAMURUMUZ
GÖZ YAŞIYLA KARILACAK

BEBEKTİK SEVGİ DALIYDIK
ÇOCUKTUK YAŞAM
DOLUYDUK
GENÇ KIZDIK DELİKANLIYDIK
ÖLÜM BİLE DARILACAK

KIRILDIK DONDUK EZİLDİK
TAŞ MEZARDA BEKLETİLDİK
YOK OLMAYA TERK EDİLDİK
KADERE Mİ YORULACAK

IŞIĞA DÜŞMAN OLMANIN
KARANLIĞI SAVUNMANIN
HESABI BÜTÜN BUNLARIN
BU DÜNYADA SORULACAK

Yazarın Diğer Yazıları
Öğrenmek

Hayatım öğrenmekle geçti. Kendimi bildim bileli öğreniyorum. Bundan şikâyetçi miyim? Hayır. Öğrenmek mi öğretmek mi diye sorsalar, hiç duraksamaksızın, öğrenmek derim. Öğrenmenin nesini mi seviyorum? Sanırım her şeyinden çok, sürecini. O süreç, tıpkı aşkta olduğu gibi, bilinmezlikler, güçlükler, keşiflerle doludur. Fakat yine tıpkı aşkta olduğu gibi heyecan vericidir. Sonrası mı? Sonrası da güzeldir kuşkusuz. Öğrendiğinizi […]

Devamını Oku
Edebiyatımızı Cumhuriyet’imize borçluyuz

Hiçbir uygar ülkenin 20. ve 21. yy. yurttaşları, ülkelerinin(dillerinin) 19. ve daha önceki birkaç yüzyıldaki edebiyatını okuyup anlamada güçlük çekmez. Shakespeare, Molière, Goethe, Dante, Puşkin vb… önceki yüzyılların yazar ve şairleri, ait oldukları dillerin bugünkü kuşaklarınca (dil bakımından) bir güçlüğe yol açmaksızın okunup anlaşılırlar. Bizim için bu, ne yazık ki böyle değildir. Bugünün örneğin bir […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Öykücülüğümüzde Kendi Rengi Olan Yazar: Zafer Doruk

-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]

Devamını Oku
Sinem, Selma, İlhan, Taner, Ece, Cem ve diğerleri!

Rutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]

Devamını Oku