Kentsel Dönüşsüz…
Bugün yine çekmemişim perdeyi
Çarşamba pazarı söylenip durmuş
Karşımdaki sırık binanın
Siyah camları ardındakiler
Kapalı perdeden nasıl görürüm
Kucaklaşmasını kumruların
Göğe şakımasını güvercinlerin
Nerden gelip nereye uçuştuğunu bulutların
Ne kadar yakınlaştı bu sırıklar birbirine
Öpüşmeleri devletten izinli
Biz çok uzaklaşıp, çok göçtük
Kim devrildi önce
Şevket mi,
Leyla mıydı yoksa
Vazoda papatyalar öylece soluk
Kokmuş sizden sonra
Atmaya da kıyamıyor insan
Hangi bahardan kalma yahut yaz mı demeliyim
Yabani papatyalar
Yabani, biz kadar değil
Yakında kentsel dönüşecekmişiz
Küçülecekmişiz,
Varsın olsun, misafir mi kalmış bu devirde
Dönüşür müyüz sahi
Crop bluz, Mom jean
Kuşlar da dönüşecek mi
Kumru hep aynı kumru
Bulut aynı
Ne demode değil mi
Dikey mimarinin en güzel örneklerini izliyorum sürekli
Az önce çıtı pıtı, küt balkonlu Asuman serilmiş yere
Geçen hafta Orhan Bey kattı tozu dumana
Ondan önce de Binyamin abi
Erik ağaçlarının gitmesiyse
Hepinizden önce ve öteydi
Hiç yaşanmamış
Hiç yaşamamış gibiyiz
Yakında kapatırım herkes gibi perdeyi
Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]
Devamını OkuBeykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]
Devamını Oku