Gökyüzünde yavaş yavaş sıcaklığını hissettiren bir güneş, susayan doğaya şifa bulutlar ve uzuyor günlerimiz. Hoş geldin bahar..
Gökyüzünde yavaş yavaş sıcaklığını hissettiren bir güneş, susayan doğaya şifa bulutlar ve uzuyor günlerimiz. Hoş geldin bahar.. Bu sene kış, en zor günlerini bahara en yakın olduğumuz zamanda yaşattı bize. Şubat… Acısını, yasını, yaşadığımız sürece unutmamız imkansız. Bir kara fırtına geçti üstümüzden, her birimizin kalbine yağdı üşüten yağmuru.
Tek kullanımlık gibi algılayıp acımasızca tahrip ettiğimiz toprak, hava, ağaçlar; yerinden yurdundan ettiğimiz, neslini tükettiğimiz dünya komşularımız diğer canlılar, bizi var eden, karşılıksız besleyen bu doğa bize bir şeyler anlatmak istiyor… Hubert Reeves’in dediği gibi; “Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak kaybedeceğiz.”
Ama her şeye rağmen cömertliğinden yine de ödün vermiyor doğa, yine yeniden baharı müjdeliyor. Milyarlarca yıldır varlığını sürdüren bu koca evrende, payımıza düşen bu zaman aralığında peşine düştüğümüz sır, aslında doğanın içinde gizli. Velhasıl biz yeniden doğuyoruz her bahar. Her bahar bir yeni fırsat hatalarımızın telafisi için..
Bu sene siyasi olarak da bir bahar yaşıyoruz. Üst üste yaşadığımız türlü üzücü olayın ardından siyaset de bize yeniden doğmak için bir fırsat veriyor. Önümüzde ülkemiz için tarihi öneme sahip bir seçim var.
Ben oyumu kullanırken önce hafızamı tazeleyip ülkece yaşadığımız ve çözüm bulunamamış sorunları kendime hatırlatacağım. İçimin soğumadığı anları hatırlatacağım. Vicdanımda yara açan yılları, olayları düşüneceğim. Sesine ses olmak zorunda olduğumuz kadınları, çocukları… En az bizim kadar yaşamaya hakkı olan diğer canlıları, ağacı,
yeşili, kuşu böceği… Sesi kısılmaya çalışılan müziği, susturulan sesleri, karanlığa mahkum edilmeye çalışılan sanatı, edebiyatı, hakkını arayan emekçiyi, haksızlıkları düşüneceğim. Ekonomik olarak bize layık görülen zorlukları, siyasi çıkarlar uğruna bolluk içinde yokluk çekmek zorunda kaldığımız bu tuhaf zamanı düşüneceğim…
Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz, der Pablo Neruda. Bahar kapıda… Bu bahar
kocaman, rengarenk bir çiçek bahçesi hayal ediyorum. Sevgi getirsin, merhamet getirsin, barış getirsin, bereket getirsin, huzur getirsin bahçemize.
Acılarımızın hatıraları kalplerimizde her daim yeşil ama bahar biraz da gülümsemek zamanı olsun artık…
Gökyüzünde yavaş yavaş sıcaklığını hissettiren bir güneş, susayan doğaya şifa bulutlar ve uzuyor günlerimiz. Hoş geldin bahar..
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku