Bu bahar çok güzel olacak çünkü hayatımızda ne olursa olsun uzun yıllardan sonra ilk kez içimizde umut çiçekleri patladı, patlayacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü ölü toprağını kazıp ekilen iyilik tohumlarının filizlendiğini göreceğiz.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü uzun zamandır tutsak edilmiş canlarımıza kavuşacağız, kucaklaşacağız, birlikte büyüyeceğiz.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü enkaz altında kalmış ülkemiz; bölünmeden, ayrışmadan, sen/ ben/o demeden birlik olduğunu hatırlayacak ve helalleşecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü çocuklarımız hak ettikleri ilgi ve alakayı görecek, gençlerimiz korku imparatorluğunun perdesi yırtılınca özgürleşip ülkelerine dönecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü zedelenen adalet duygumuz onarılacak, kuvvetler ayrılığı ile adalet tanrıçasının gözleri tekrardan örtülecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü depremlere gebe ülkemiz sağlam temeller üzerine oturtulacak, beton rantına yenilmeyecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü kadınlarımız katil, sapık, arsız, fırsatçı ellere ve onları buna maruz bırakan maşalara kurban olmayacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü çiftçimiz boş yere kürek çekmeyecek, meyvesini heba etmeyecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü birimizin hepimiz, hepimizin birimiz olduğunu idrak edeceğiz.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü ormanlarımız taşocakları için kelleşmeyecek, kısa günün kârı uğruna biçilmeyecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü içi boşaltılmış kurumlarımızın içi doldurulacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü sahte diplomalarla, kayyımlarla, çalınan sınavlarla, düzmece mülakatlarla, eş-dost nepotizmiyle kolkutlarına oturtulanlar değil; hak eden, emeğiyle bir yerlere gelen liyakat sahibi insanlar görev başına
geçecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü Atatürk’ün hayal ettiği laik, bilime dayalı, kadın ve erkeğin eşit olduğu fabrika ayarlarımıza döneceğiz.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü tarikatların cirit attığı bir yerde çocuk istismarı aklanmayacak,
çocuk evliliklerine göz yumulmayacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü medyamız olsun, vatandaşlarımız olsun hapse girerim diye ya da işimden olurum diye korkmadan yanlışları eleştirebilecek.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü üniversitelerimize atanan şakşakçı oportünistler yerine, akademilerin demokratik bir şekilde seçtiğihocalarımız iş başı yapacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü kendi üreten, kendine yeten, dışa bu derece bağımlı olmayan bir ülke olmanın gururuyla dik duracağız.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü nehirlerimiz, topraklarımız, madenlerimiz elaleme satılıp kiralanmayacak.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü hayvanlarımıza bir meta değil bir can olduklarını hatırlatacağız.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü kaybetsek de kazansak da okun yaydan çıktığını, ne İskender’in ne şahın ne sultanın saltanatının baki kalmayacağını tarihlerden değil hayatımızda göreceğiz.
Bu bahar çok güzel olacak çünkü değişimin kaçınılmaz olduğu, bir günde değil ama sabırla, sebatla, elele, iyi niyetle gelebildiğini göreceğiz. Bir anka kuşu gibi bir anda kanatlanmayacağız, bir Pegasus gibi havalanmayacağız belki bir günde. Ama haysiyetli, dürüst, kendinden emin, gururlu olmanın huzuru ile yüz sene önce nasıl doğduysak, emperyalist güçlere kafa tuttuysak öyle tutacağız. Bunu sen değil, ben değil, biz başaracağız. Ne olursa olsun başaracağız.
Kadın meselesi, Cumhuriyet’imizin ilk gününden itibaren gazetelerde, meydanlarda ve siyasette büyük kavgaların ve polemiklerin nedeniydi. Kadınlar, hukuk nezdinde eşitlik, eğitim, miras, seçme hakkı talep ederlerken devleti temsil edenlerin çoğu bu hakları vermek bir tarafa, şeriatı geri getirmek için yasa tasarıları bile öneriyordu. Neyse ki Mustafa Kemal, Tunalı Hilmi, Recep Peker ve İsmet İnönü gibi vekiller […]
Devamını OkuCumhuriyet’imizin kurulduğu yıllar, dünyanın savaş sonrası kabuk değiştirdiği, Modernist akımların en güzide meyveleri verdiği, edebiyatın, müziğin, mimarinin, kısacası kültür tarihin köklerinin hantal, klasik saksısından çıkıp bambaşka ağaçlara dönüştüğü bir zamandı. Kanlı ve kansız devrimlerle, kadının yeri toplumda güçlenmeye başlamış, cephede yok olmuş birkaç kuşağın ekonomisini güden, fabrikalarda da, okullarda da çalışan ve eşitlik talep eden […]
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku