Nazım ALPMAN
Tüm Yazıları
Kemal Sunal’ın Damgası
Ana Sayfa Tüm Yazılar Kemal Sunal’ın Damgası

Yeşilçam’ın gelmiş geçmiş komedi sanatçılarının en ünlüsü olarak kabul ediliyor.

Afişte yer alan Kemal Sunal adı, sinema salonlarında “kapalı gişe” oynayan bir film için yetip de artıyordu. Onun bu “çekiciliği” hayranlıkla izleniyordu. Sinemada ulaştığı başarıya bakarak “Dünyaya film çevirmek için gelmiş.” dedirtebilirdi.

Ama öyle değil… Onun hayatı, canlandırdığı iyi yürekli saf temiz insan kahramanlar gibiydi. Kemal Sunal, 1944 yılında İstanbul’da dünyaya geliyor. O yıllarda İstanbul şimdiki gibi devasa bir metropol değildi. Zenginlerin yaşadığı semtler dışında şehrin merkezi bölgelerinde bile taşra havası hâkimdi. Kemal Sunal da böyle bir semtte hayata “merhaba” diyor:

“İstanbul’un kenar semtlerinden Küçükpazar’da doğdum. Burası Vefa’nın altındadır.”

Şimdi düşünün “kenar mahalle” dediği yer eski İstanbul’un merkezi konumunda yer alıyor. Bölgesel olarak da “Suriçi” diye tarif edilirdi. Bizans surlarının içinde kalan yerleşim bölgesi…

Gariban yatağı diye de tanımlanabilir. Sunal, evine en yakın olan Mimar Sinan İlkokulu’nda tahsil hayatına başlıyor. Ortaokul ve lise için tek adres vardır: Vefa Lisesi.

Kemal Sunal, bu köklü eğitim yuvasının sindire sindire okuyan “iyi öğrencisi” olma özelliğine sahiptir. Vefa Lisesi’nin “en vefalı” talebesi denebilir. Çünkü her sınıfı iki yılda geçiyor. Ortaokulla birlikte Vefa Lisesi’ni tam on bir yılda bitiriyor:

“Bu durum benim tembelliğimden, salaklığımdan kaynaklanan bir şey değildi. Büyük bir grubum vardı, birlikte geçiyorduk, birlikte sınıfta kalıyorduk.”

Vefa Lisesi’nin Kemal Sunal dışında Müjdat Gezen, Uğur Dündar gibi başka yıldızları da vardı. Kemal Sunal tiyatroya da Vefa Lisesi’nde başlamıştı. Felsefe öğretmeni Belkıs Balkır, yeteneğini keşfettiği öğrencisi Kemal’i tiyatronun dev ismi Müşfik Kenter’le tanıştırıyor. Bu tanışıklık Kemal Sunal’a bir iyi bir de kötü gelecek sunuyor. İyi olanı Kenterler Tiyatrosu’nun profesyonel kadrosunun oyuncuları arasına giriyor. Kötü olanı ise kendisi şöyle anlatıyor:

“Ben lise sondayken Akşam gazetesi liselerarası bir tiyatro yarışması düzenliyordu. Biz ‘Harput’ta bir Amerikalı’yı oynadık. Lisem ve ben çok iyi performans sergiledik. Ödülü biz alacaktık. Ama ben Kenterler’de profesyonel oyuncu olduğum için verilmedi. Benim yüzümden lisem ödülü kaybetti. Bunu hiç unutamam!”

Tiyatro alanında hayli parlak bir yolu oluyor. Kenterler, Ulvi Uraz Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare’nin dikkat çeken oyuncusu haline geliyor.

Kemal Sunal’ın tiyatroculukla yoluna devam edecekken bir gün sinema yönetmeni Ertem Eğilmez Devekuşu’na geliyor. O sırada çekeceği “Tatlı Dillim” filmi için Tarık Akan ile birlikte basketbol oynaması gereken uzun boylu oyuncular arıyor. Kemal Sunal da bu oyunculardan biri oluyor. Film gösterime girince büyük başarı elde ediyor. Seyirciler Kemal Sunal’ı beyaz perdede görünce gülmeye başlıyorlar. Ertem Eğilmez de seyirciler arasındadır. Notunu alıyor. Kemal Sunal ile yeni filmler yapmaya o zaman karar veriyor.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 1977’de “Kapıcılar Kralı” ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülü Kemal Sunal’a veriliyor. Kemal Sunal hayatı boyunca 84 filmde rol alıyor

Filmleri televizyonlarda gösterildiğinde hâlâ rating rekorları kırıyorsa Kemal Sunal için “3 Temmuz 2000’de 55 yaşında Balalayka filminin çekimi için Trabzon’a giderken uçakta kalp krizi geçirerek öldü.” denilebilir mi?

Sinema seyircisinden eleştirmenlere, rol arkadaşlarından set işçilerine kadar herkesin ortak yargısı değişmez:

-Sinemada Kemal Sunal damgası vardır!

Yazarın Diğer Yazıları
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku
Umudumuz Kadınlar!

Kadın Voleybol Milli Takımı -yaygın adıyla Filenin Sultanları- 2023 yılında bir Dünya Şampiyonluğu üstüne de bir Avrupa Şampiyonluğu kazandılar. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, bu büyük başarı “sürpriz” olmadı. Kadın voleybolcularımızın kulüpler bazında kazandığı pek çok Avrupa ve dünya şampiyonluklarının bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Ayrıca hemen eklemeli, voleybolcularımız başarılı kadın sporcularımız bakımından tek başlarına değiller. Sporun diğer […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku