Aylin ÜNAL
Tüm Yazıları
Temmuzun Alev Sarkıtları
Ana Sayfa Tüm Yazılar Temmuzun Alev Sarkıtları

Kokusu esiyor dumanınTemmuz sıcağında soğuk soğuk.Eteklerinde ateş Yıldız Dağı’nınVe ışığa el veriyor Abdal,Bugünden ona aydınlık bir yol varAydınların yürüdüğü. Sıkış tepiş bir mağara var,Saldırgan seslerin çürüdüğü.Her bir sesin leşiyle ağrıyor kafalar.Her kafada bir düşünceHer düşüncede bir iğne var.Delik deşik olmuş yeryüzü. Güneşin ipliklerini, iğne deliğinden geçiripIsınmış zulümleri buz kasede içiripBir değirmen taşı üstünde sohbet ediyorlar.Zalime […]

Kokusu esiyor dumanın
Temmuz sıcağında soğuk soğuk.
Eteklerinde ateş Yıldız Dağı’nın
Ve ışığa el veriyor Abdal,
Bugünden ona aydınlık bir yol var
Aydınların yürüdüğü.

Sıkış tepiş bir mağara var,
Saldırgan seslerin çürüdüğü.
Her bir sesin leşiyle ağrıyor kafalar.
Her kafada bir düşünce
Her düşüncede bir iğne var.
Delik deşik olmuş yeryüzü.

Güneşin ipliklerini, iğne deliğinden geçirip
Isınmış zulümleri buz kasede içirip
Bir değirmen taşı üstünde sohbet ediyorlar.
Zalime kötü, alime iyi diyorlar
Ve en çok da onlar biliyorlar.
Hasret edip rüzgâra
Yangına selam ediyorlar.

Arkada bir saz ve Abdal’ın deyişleri
İçin için körüklüyor doğru söyleyişleri.
Geriye ciğerleri yakan bulutlar
Ve zamanda kapanmaz yaralar kalıyor.
Göğsüne taktığın menekşeler
Yaprak yaprak soluyor.

Güzel günleri konuşuyorduk
Serin sabahları, aydınlık akşamları
Bazen de dize dize ölümü.
Ruhu doğmamış bedenlerimizle oradaydık
Ancak buradan izliyorduk muhlis bir ailenin sonunu.

Acayipti fikirler, bir garipti.
Nefrete kılıf olarak giydirdiniz
Ve kafaları ağrıtırken siz
Korkuttu hepinizi şeytan Aziz.
Çürük sopalarınıza dolandı iplikler.

Her Temmuz’un İkisi’nde doğan matemler
Şimdi ayrı bir yanık kokuyor.
Öyle soğuk ki alevler
İnsanın kanı donuyor.
Geriye temmuzdan, cayır cayır yanan bir günde
Buz tutmuş küller kalıyor.

Yazarın Diğer Yazıları
Zamana Yetişmek Öğrenerek

Zaman değişmez, insanlar gelişmez yoktan. Dünya döner, gece bellidir sabahtan. Kendi içinde devrilen bir düzendir yaşam, suyun üstünde kalır, düzensizlik çamurlu yosunlar gibi dipte dalgalanır. Bazı balıklar zehirlidir, kimi otlar şifalıdır; var olan, yaşama dair kıyılarda çalkalanır, zamanın git gelleri ve değişmeyen düzeninde, yaşıyor insanlar yüzer gibi en derinde. Zaman değişmiyor ancak ilerliyor dalga dalga. […]

Devamını Oku
Cumhuriyet’in Işıkları

Camları çatlamış, içi gaz dolu lambaların. Üstünden geçilmiş yanmaya devam eden mumların. Tüm aydınlığını söndürmüşler evlerin, kundaklamışlar saltanatıyla korkuların. Gündüz inmiş umuda kapanan perdelerin üstüne. Perdeleri dondurmuş keskin soğuğu camların ve ısınmamış uzun bir süre. Hastalıklar söndürmüş altını ocağın, sefalet de basmış yanan son kibritin üstüne. Devası bir kağıtta kıta kıta yazıyormuş da okuyanı bulmak […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Öykücülüğümüzde Kendi Rengi Olan Yazar: Zafer Doruk

-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]

Devamını Oku
Sinem, Selma, İlhan, Taner, Ece, Cem ve diğerleri!

Rutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]

Devamını Oku