Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecekNasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
40’ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul’a
Bir helalleşmek ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Can Yücel
Öğretmenlik Mukaddes’tir. Mesleğinin kutsallığını adına koymuş bir öğretmen Mukaddes Hanım, öğrencilerinin arasın da olan oğullarını diğer öğrencilerden ayırmadan aynı disiplin ve ilgiyle yetiştirmiş, anne sevgisini tüm öğrencilere göstermiş bir eğitmen… Tüm meslek hayatında 6 Mayıs’ta sadece 3 günlük bir raporla ara verdiği işine emekli olun caya kadar durmaksızın ve izin almadan devam eden; hastalıkta da […]
Devamını OkuNe saltanat, ne sultan:Ne hakanlık, ne hakan;Biz ki Türk’üz, Türk’e başKendi seçtiği yurttaş. Hükmeden ancak millet,Milletle birdir devlet.Onun dediği olur,Onun sözü tutulur. Millet güvendiğiniÖğüp beğendiğiniYerine vekil seçer“Yurda bakacaksın” der. Bu seçilen vekillerBir yerde birleşirler.Ona denir KamutayMillete budur saray. Saylavlar, kadın, erkek,Vatanı düşünerekKanun yaparlar orda;Düzen verirler yurda. İşler yürür bunlarla,Eldeki kanunlarlaYurt idare edilir;Buna Hükümet denir. Durumu […]
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku