Can ERSAL
Tüm Yazıları
Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim
Ana Sayfa Tüm Yazılar Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecekNasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
40’ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul’a
Bir helalleşmek ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Can Yücel

Yazarın Diğer Yazıları
Su’da Can Bulan Renkler

Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar,yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,anlamak gideni ve gelmekte olanı. NÂZIM HIKMET

Devamını Oku
Mukaddes Öğretmen

Öğretmenlik Mukaddes’tir. Mesleğinin kutsallığını adına koymuş bir öğretmen Mukaddes Hanım, öğrencilerinin arasın da olan oğullarını diğer öğrencilerden ayırmadan aynı disiplin ve ilgiyle yetiştirmiş, anne sevgisini tüm öğrencilere göstermiş bir eğitmen… Tüm meslek hayatında 6 Mayıs’ta sadece 3 günlük bir raporla ara verdiği işine emekli olun caya kadar durmaksızın ve izin almadan devam eden; hastalıkta da […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku