Aylin ÜNAL
Tüm Yazıları
İyi Geceler
Ana Sayfa Tüm Yazılar İyi Geceler

Rüzgârın esip benden haber beklediğine,
haberleri sırtlayıp sevdiklerime taşıyacağına
inandığım günlerden biri.

Rüzgârın esip benden haber beklediğine,
haberleri sırtlayıp sevdiklerime taşıyacağına
inandığım günlerden biri. Bazen saatlerce
balkonda dikiliyorum yaz ısıtmış gibi geceyi.
Ancak mevsimlerin bir önemi yok. Bir parça kâğıt
alıp elime, konuşuyorum uzaklara bir mektup
yazar gibi. İçinde virgülü ve ünlemi de var. Fakat
oynatamıyorum elimde olmayan kalemi. O
oynamıyor, ben de yazmıyorum çünkü konuşarak
anlatacaklarım mektubumdan ileri.
Bazen hiç canlı canlı görmediğim ve nerede
olduğunu bilmediğim birinin hüzünle parlayan
gözlerine, bazen dinlerken kendini fark
etmediğim ıssız insanların seslerine ama en
çok, hep yanıbaşımda hayal ettiğim birilerine
gidiyor mektup. Rüzgârı sıkı sıkı tembihliyorum
gönderirken doğru adresine. Uyumadan önce
karanlıktan korkan göz kapaklarına biraz cesaret
vermek adına, özellikle iyi geceler temasında
buluşuyor sözcükler. Çünkü ben ve bana
mektubu fısıldayan fikirler en çok rüyaları ve gece
rüzgarlarını seviyoruz. Teslimat konusunda ise en
çok onunla anlaşıyoruz. İsim taktığımız yıldızlar
var. Rüzgâr alınmasın diye şifreli konuşuyoruz.
Saatler bir adım ileri giderken karanlıkla
boğuşuyoruz.
Sokaklarda dolanan kırılmış çocukların
ruhlarından bahsediyorum ki battaniyenin
altında ne kadar güvende olduğunu hissedebilsin
mektupların sahipleri. Gece karanlık ve ahenkli,
aynı zamanda oldukça renkli. İnci gözyaşlarına
boğulur sokak lambalarının perileri. Binlerce
ruh kırılır ay ışığı altında, binlerce gülle karşılanır
cenazeleri. Çünkü bunu yaparız biz, ben ve bana
mektubu fısıldayan fikirler. Uyusak da güzel
rüyalar görsek diye umut veren yalancı sözcükler.
Ama bazı yalanlarımız doğrulardan gerçekçi.
Şimdi hiç orada olmadığını bildiğim birine
gidiyor iyi geceler satırları. Kim okursa alınsın
üstüne, hediye olsun herkese. Balkondan aşağı
bırakıp uç uca bağladığım düş iplikleri, oyuncak
gibi koşturuyor kara kedileri. Kırılmış çocukların
ruhu dolanıyor kaldırımın paçalarında, yeniden ve
yeniden kazıyoruz geceleri. Rüzgârın savurduğu
her kurumuş yaprak için bir mezar, mezarların baş
ucunda ağıt yakıyor köpekler. Uluma içinde kendimi
bile duymuyorum, kendim de dahil herkese iyi
geceler. Rüzgâr bu mektubu sonsuzluğa taşıyor…

Yazarın Diğer Yazıları
Zamana Yetişmek Öğrenerek

Zaman değişmez, insanlar gelişmez yoktan. Dünya döner, gece bellidir sabahtan. Kendi içinde devrilen bir düzendir yaşam, suyun üstünde kalır, düzensizlik çamurlu yosunlar gibi dipte dalgalanır. Bazı balıklar zehirlidir, kimi otlar şifalıdır; var olan, yaşama dair kıyılarda çalkalanır, zamanın git gelleri ve değişmeyen düzeninde, yaşıyor insanlar yüzer gibi en derinde. Zaman değişmiyor ancak ilerliyor dalga dalga. […]

Devamını Oku
Cumhuriyet’in Işıkları

Camları çatlamış, içi gaz dolu lambaların. Üstünden geçilmiş yanmaya devam eden mumların. Tüm aydınlığını söndürmüşler evlerin, kundaklamışlar saltanatıyla korkuların. Gündüz inmiş umuda kapanan perdelerin üstüne. Perdeleri dondurmuş keskin soğuğu camların ve ısınmamış uzun bir süre. Hastalıklar söndürmüş altını ocağın, sefalet de basmış yanan son kibritin üstüne. Devası bir kağıtta kıta kıta yazıyormuş da okuyanı bulmak […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Öykücülüğümüzde Kendi Rengi Olan Yazar: Zafer Doruk

-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]

Devamını Oku
Sinem, Selma, İlhan, Taner, Ece, Cem ve diğerleri!

Rutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]

Devamını Oku