Eda Erdem Dündar, Ebrar Karakurt, Melisa Vargas, Gizem Örge, Zehra Güneş, Cansu Özbay, Hande Baladın, Simge Aköz, Ayça Aykaç, Derya Cebecioğlu, Elif Şahin, Saliha Şahin, Aslı Kalaç, İlkin Aydın… Filenin Devrimcileri… Biz onların ellerine baktık. Filenin üstünde yükselen ellerine baktık, sadece… Eda’nın tek ayak üstünde zarif vuruşlar yapan ellerine baktık. Bir Pegasus gibi uçan Vargas’ın […]
Eda Erdem Dündar, Ebrar Karakurt, Melisa Vargas, Gizem Örge, Zehra Güneş, Cansu Özbay, Hande Baladın, Simge Aköz, Ayça Aykaç, Derya Cebecioğlu, Elif Şahin, Saliha Şahin, Aslı Kalaç, İlkin Aydın… Filenin Devrimcileri… Biz onların ellerine baktık. Filenin üstünde yükselen ellerine baktık, sadece… Eda’nın tek ayak üstünde zarif vuruşlar yapan ellerine baktık.
Bir Pegasus gibi uçan Vargas’ın parkeyi delen vuruşlar yapan ellerine… Bir tek sayılar değil, zihinlerdeki örümcek ağlarını da alan vuruşlar yapan Ebrar’ın ellerine baktık. Zehra’nın aşılmaz duvarlar olan ellerine baktık. Gizem’in yok sayılmak istenen ellerine baktık. Ve Cansu’nun, Eda’nın yardımcı ellerine baktık. Ayça’nın, Simge’nin, Derya’nın, Saliha’nın, Aslı’nın, İlkin’in ve Elif’in kenardan alkışlayan ellerine baktık
Biz onların el emeğine baktık, yalnızca. Biz onların gözlerine baktık. Kaybettiklerinde ağladıklarını gördük. Acılarından utanmadıklarını gördük; ama pes ettiklerini hiç görmedik. Biz onların gözlerinde aydınlığı gördük. Onlar gibi bakmayı öğrendik ki en karanlıkta ışıkla körkütük olduk. Onların dillerine baktık, lal olmuşken niceleri. Şarkılarına meftun olduk: Hür doğdum hür yaşarım Kime ne?
Birisinin saçı deniz mavisi, birisinin kızıl karası, öbürünün civciv sarısı… Gözleri sürmeli, tırnakları ojeli, boyunları dövmeli, gülüşleri ölünmeli… Kime ne, kime ne… Birisi, kaptan. Derleyen, toplayan. Ayakta tutan. Sanki bir toprak ana. Adı var: Eda Erdem Dündar. Birisi, memleket mültecisi. Bir ‘s’sinden vazgeçip, Melisa oldu. Soranlara “Malatyalıyım” dedi, ‘iki gözüm’ gibi.
Başımızın üstünde yeri var. Hep var olsun. Adı var: Melisa Vargas. Birisi, duygular mültecisi. Deli dolu, özgürlük müptelası. İçi dışı bir. Dürüst ve temiz adı gibi. Melamet hırkası giymedi ama daşa çaldı yine de. Ah Haydar Haydar, daşa çaldı kime ne? Melanet ondan değil, boş yapanlardandır. En büyük yargıcı tarih olacak.
Adı var: Ebrar Karakurt
Kadının adı var. Adları bizi de var ediyor. Biz de, “Dedik, olabilir.” Tüm son çıkışları kaçırsak da, onların elleriyle çizdiği yeni bir yol var şimdi; yürünmeye değer. Onlar, hâlâ daha, sofradaki yeri öküzünden sonra gelenlerin yazgısına isyan eden kadınların elleri. Biz sadece onların ellerine baktık. Biz onlarda mücadeleyi, başarmayı, haysiyeti, onuru ve gururu gördük sadece. Onların adları Eda, Ebrar, Vargas, Gizem olsa da, bir ad daha verdiler: Filenin Sultanları. Onlara iltifat sayıyorlar bu unvanı. Oysa, adaleti ve eşitliği şahsen himaye edip keyfince bahşedenlerin adıyla müsemma bir unvan değil, tırnaklarıyla söke söke, uğrunda bedeller ödeye ödeye kazandıkları haklarına dört elle sarılmalarını anlatan bir unvan; devrimcilik yakışır onlara. Biz ellerine bakanlar için, onlar Filenin Devrimcileri’dir.
Çok şey öğrettiler. Biz gördük. Siz de gördünüz mü? Siz, taviz verenler; hayata bakışından, hayatta duruşundan. Ağaca bakıp ormanı görmeyenler! O smaç vuran ellere, o blok yapan ellere bakın. Bizi kurtaracak olan kadınların ellerine…
Semboller çağındayız. Belki de hiç çıkmadık bu çağdan. Misal, Babil’in kulesinden beri binalar, iktidarların güç nişanesi oldu. Sınırsızlık arzusunun dışa vurumu oldu göğe yükselen her büyüklük. Sayılar da sembollüktür. Tıpkı yüzyıl dönümleri gibi. Cumhuriyet’in 100. yılındayız. Birileri laflarla kutluyor. Cumhuriyet’imizin en büyük sembolü kadındır. Onun şahsında özgürlüktür, ilericilik, adalet ve dayanışmadır. Yüz yaşındaki Cumhuriyet’i koruma […]
Devamını OkuEda Erdem Dündar, Ebrar Karakurt, Melisa Vargas, Gizem Örge, Zehra Güneş, Cansu Özbay, Hande Baladın, Simge Aköz, Ayça Aykaç, Derya Cebecioğlu, Elif Şahin, Saliha Şahin, Aslı Kalaç, İlkin Aydın… Filenin Devrimcileri… Biz onların ellerine baktık. Filenin üstünde yükselen ellerine baktık, sadece… Eda’nın tek ayak üstünde zarif vuruşlar yapan ellerine baktık. Bir Pegasus gibi uçan Vargas’ın […]
Devamını Oku-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]
Devamını OkuRutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]
Devamını Oku