Zülfü LİVANELİ
Tüm Yazıları
Atatürk Karşıtları İçin Bile Gerekli
Ana Sayfa Tüm Yazılar Atatürk Karşıtları İçin Bile Gerekli

Şimdi moda Atatürk’ü tartışmak! Türkiye’deki birçok aksaklığın temelinde Mustafa Kemal Atatürk’ü görmek ve resmi ideolojinin allayıp pullamalarına karşı çıkmak prim yapıyor. Tartışmaya bir diyeceğimiz yok. Her şey gibi Atatürk de tartışılmalı. Ne var ki bu tartışmalarda sap samana karıştırılıyor gibi geliyor bana. Mustafa Kemal adlı imparatorluk subayını ve Atatürk adını alan Cumhuriyet kurucusunu sevip sevmemek […]

Şimdi moda Atatürk’ü tartışmak! Türkiye’deki birçok aksaklığın temelinde Mustafa Kemal Atatürk’ü görmek ve resmi ideolojinin allayıp pullamalarına karşı çıkmak prim yapıyor. Tartışmaya bir diyeceğimiz yok. Her şey gibi Atatürk de tartışılmalı. Ne var ki bu tartışmalarda sap samana karıştırılıyor gibi geliyor bana. Mustafa Kemal adlı imparatorluk subayını ve Atatürk adını alan Cumhuriyet kurucusunu sevip sevmemek ve ona hak verip vermemek işin temel noktasıymış gibi gösteriliyor. Bana kalırsa tartışmanın bu boyutunu gündem dışında tutmak gerekir. Çünkü Atatürk’e sempati duyup duymamak herkesin kendi bileceği iştir. Önemli olan Atatürk’ün öne sürdüğü ya da onun adıyla simgeleşen düşüncelerdir. Bu düşüncelerden yana olmak ya da karşı çıkmak Atatürk hakkındaki gerçek tutumumuzu belirler.

Birçok konuda olduğu gibi Atatürk konusunda da ağaçlara bakmaktan ormanıgöremediğimiz günler oluyor. Ayrıntılardaboğulmadan genel bir değerlendirme yapmaya çalışarak Atatürk’ün amacını soralım kendimize. Amaç, gününü doldurmuş ve çökmekte olan bir imparatorluktan yola çıkarak Batılı bir ülke yaratmaktı. Batı demokrasilerindeki değerler sistemini benimsemiş ve Batı sanayi trenine atlamış bir ülke kurmayı özlüyordu. Bu amaç bugün için de geçerli değil mi? Birtakım marjinal grupları dışarda bırakacak olursanız, bu amacı hepimiz paylaşmıyor muyuz?Atatürk’ün kurmak istediği modern ülkeyi gerçekleştirmek, tek tek hepimizin yararına. Bırakalım sonu gelmez Atatürk değelendirmelerini ve şu gerçeği kabul edelim: Demokratik ve Batılı değerlere sahip bir ülke hepimize yarar sağlar. Böyle bir ülkede, ayrı kökenden gelen her yurttaş kendi dilini ve kültürünü saygı görerek ilerletir. Böyle bir ülkede parlamento her şeyin üstündedir ve her sorun parlamentoda tartışarak çözümlenir.

Atatürk, Anadolu ihtilalinin lideriydi. Her ihtilal sonrası gibi, onun döneminde de aşırılıklar, haksızlıklar ve yanlış uygulamalar oldu. Ama bugün Fransız ihtilalini meydanlara kurulan giyotinlerle ve ihtilalin kendi çocuklarını yemesiyle değil, dünyaya getirdiği ilkelerle anıyoruz. Artık Atatürk devrimini de, anekdotlara değil, prensiplere dayama zamanı geldi. Atatürk’ün özlediği ve kurmaya çalıştığı düzen, tek tek hepimizin çıkarınadır. Hatta Atatürk karşıtlarının bile…

Yazarın Diğer Yazıları
DENEME

Bizde hiçbir zaman yeteri kadar değer verilmediğini düşündüğüm “deneme” türü, edebiyatla felsefe arasında ilginç bir noktada durur. Yazarın toplumla ve bireyle ilgili gözlemlerini, tahminlerini, tezlerini, geçmişe ve geleceğe bakışını, eleştirilerini çarpıcı bir yazı türüyle ortaya koyması “deneme” türüne girer. Denemenin en önemli özelliklerinden birisi, son derece kişisel olması. Kişisel olmayan; düşünen, gözleyen, hisseden bir insanın […]

Devamını Oku
Atatürk Karşıtları İçin Bile Gerekli

Şimdi moda Atatürk’ü tartışmak! Türkiye’deki birçok aksaklığın temelinde Mustafa Kemal Atatürk’ü görmek ve resmi ideolojinin allayıp pullamalarına karşı çıkmak prim yapıyor. Tartışmaya bir diyeceğimiz yok. Her şey gibi Atatürk de tartışılmalı. Ne var ki bu tartışmalarda sap samana karıştırılıyor gibi geliyor bana. Mustafa Kemal adlı imparatorluk subayını ve Atatürk adını alan Cumhuriyet kurucusunu sevip sevmemek […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Öykücülüğümüzde Kendi Rengi Olan Yazar: Zafer Doruk

-Sevgili Zafer, öykücülüğümüzde rengi olan birisin. Yazdıkların yaşantını ele verse de yine de sende öykücülüğümüz adına başka bir kumaş olduğunu düşünürüm. Bu yolculuğu bizimle paylaşabilir misin lütfen, nasıl yazıyorsun? İçine doğduğum coğrafyanın kültürel ikliminden besleniyorum; yazacaklarımı, içinde yer aldığım sınıfsal, geleneksel yapının içinden çıkarıyorum. Bir öykü kurarken yaşadığım, bildiğim mekânların, tanık olduğum olayların ışığından yararlanıyorum. […]

Devamını Oku
Sinem, Selma, İlhan, Taner, Ece, Cem ve diğerleri!

Rutin olan her şeyden kaçar gibi yaşadıktan onca yıl sonra, bir akşam geliverdi osoru: “Çocuk yapalım mı?”Şimdiye değin hiç düşünmeden bir başlarınayaşamışlar, geleceklerini de buna görebiçimlendirmişlerdi. Sinem biraz daha kariyerodaklı yaşasa da, İlhan açık açık sorumluluktankaçmıştı. Şimdi durduk yere, hay Allah!Heyecandan mı kalbi çarpıyordu yoksahemen yanıt vermeliyim telaşı mı anlamlandıramasa da, içindeki ses çoktan “Evet!” […]

Devamını Oku