Lütfi Özgünaydın
Tüm Yazıları
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim
Ana Sayfa Tüm Yazılar Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam.

Yaşar abiden sonra o bize emanet. Ararız sorarız, eşim Songül’le ziyaret ederiz. Ben onu her zaman saygıyla anarım. Donanımı müthiş bir insandır. Çok okumuş, bilinci çok gelişmiş bir insandır. Yaşar abinin adeta belleğiydi. Konuşmamızda anımsayamadıklarını, “Ayşe!!!” diye seslenerek ona danışırdı. Yaşar Kemal’le zaman zaman birlikte olup sohbetler etmek yaşamımda önemli bir zaman dilimidir. Bazen “Ben Yaşar Kemal’in tedrisatından geçtim,” derim ve gurur duyarım. İşte onunla geçen günlerimi çok özel fotoğraflarla İstasyon dergisi için yazdım… Geçende Nebil Özgentürk benim belgeselim için çekimler yapıp sorular sorunca anlattım. Öğretmen olduğumda Erzincan’ın Tercan ilçesi, Beşkaya köyüne atanmıştım. Maaş almaya başlayınca kitaplar almaya başlamıştım. İlk aldığım kitap İnce Memed’di. Erzurum’da bir kitapçıdan almıştım, köye gelince bir solukta okudum, hayran oldum. Çocukluğumdan beri gazeteci olmak istemiştim, İnce Memed’i okuyunca, “Ben yazabilir miyim?” demiş, hayal kurmuştum.

Allah kısmet etti, bir gün Yaşar Kemal’le tanıştım. Mardin sergime geldi. Ayrılırken, gelip bir fotoğrafınızı çekebilir miyim dedim. Evine gittim, fotoğraflarını çektim. Sonra Hidiv Kasrı’nda dış mekân fotoğraflarını çekerken, “Git Çukurova’nın fotoğraflarını çek,” dedi.

Eve gelince düşündüm. Binlerce sayfa romanlarla Çukurova’yı yazmış Yaşar Kemal ama Çukurova’nın fotoğrafları çekilmemiş. Bir hafta sonra eşimle yollara düştük, Çukurova’ya indik. Artık Yaşar Kemal’in yazdığı mekânların içindeydim. Kulaklarımda onun romanlarında anlattığı sözleri, özellikle doğa betimlemeleri, bir yıl dolaştık, çekimler yaptık. İlk önce Anavarza Kalesi’ne gittik, sonra Hemite köyünde fotoğraflar çektim, insanlarla konuştum. Çektiğimiz fotoğrafları Yaşar Kemal’e getiriyordum. Fotokopiyle büyütüp getiriyorum renkli fotoğrafları. Heyecanlanıyor, bir kez daha anlatıyor, yeni mekânlar öneriyordu, oralara gidiyorduk. Hemite Kalesi’ni o kadar yoğun anlattı ki kaleden bir taş aldım, kendisine getirdim, masasına koydum. Çekimler bitince Yapı Kredi Kültür Sanat’a Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Hanım, Yaşar Kemal ve kültür sanatın yöneticileriyle toplantı yaptık, sergi açılmasına karar verildi. Küratörümüz Sadık Karamustafa oldu. Çekimler bitince fotoğraflarımla onun yanındaydım. Sadık Karamustafa fotoğraflara baktı, sonra onun kitaplarda geçen doğa betimlemelerinden bölümler seçti, onlar büyütüldü, kocaman kitap sayfaları olarak fotoğraflarla birlikte Yapı Kredi Sergi Salonu’nda sergilendi. Çok büyük ilgi gördü sergi. Yapı Kredi ayrıca bir de sergi kitabı yaptı. Yayınevim İlke de bir kitap yaptı; bir sergi için iki kitap yayımlanmış oldu.

ALMANYA SERGİSİ
İstanbul’daki serginin yoğun ilgi görmesi karşısında Yapı Kredi Kültür Sanat beni küratör Sadık Karamustafa’yla birlikte Frankfurt Kitap Fuarı’na gönderdi. Almanya’ya gittik, Frankfurt’ta sergiyi açtık. Sadık Karamustafa muhteşem bir düzenleme yaptı. Kocaman fotoğraflarla birlikte kitaplardan seçilen Almanca metinler büyük boy baskılar yapılarak duvarlara asıldı. Ayrıca bütün kitaplar sergilendi. Çok muhteşem bir sergi oldu, yoğun katılım oldu. Yaşar Kemal’in Almanya’da yoğun biçimde okunduğunu ve sevildiğini gördüm. Biz de bu ilgiden çok etkilendik.

PARİS SERGİSİ
Almanya’dan sonra, Fransa’da Türk mevsimi nedeniyle kültür bakanlığı tarafından Paris’e gönderildi sergi. Bu serginin gerçekleşmesi İçin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve Ayşe Semiha Gökçeli’nin ilgisini unutamam. Paris’e Yaşar abi, eşi Ayşe Hanım, Songül ve ben gittik. Önce bir toplantı oldu. Yoğun bir katılım vardı. Türk izleyiciler ve büyük oranda Fransızlar salonu doldurdular. Orada Yaşar Kemal konuştu, Altan Günalp Türkçeye çevirdi. Fransızlar yoğun ilgi gösterdiler. Sonra sergi salonuna çıktık, Fransız izleyiciyle “Çukurova Yaşar Kemal” sergisini açtık. Fransa’nın eski kültür bakanı Jac Lang geldi, sergiyi gezdi. Yaşar abiyle uzunca bir süre sohbet etti. Bu sergiden sonra Fransa’nın en önemli Yayınevi Gallimard benden Çukurova fotoğraflarını istedi. Dört İnce Memed kitabı Fransızca birlikte yayımlandı. Yaşar Kemal’in portre fotoğrafı Ara Güler’den, 13 Çukurova fotoğrafı benim çalışmamdan yayımlandı. Dünyada ilk kez İnce Memed romanlarına Lütfi Özgünaydın’ın Çukurova fotoğrafları girdi. yazabilir miyim diye düşünmüştüm, Allah kısmet etti. Bir gün ben de yazdım, kitaplarım yayımlandı. Bütün kitaplarım yayınlanınca ilk kez ona götürdüm. Çukurova’nın doğası, insanı çok etkiledi beni. Onun yaşadığı köyde, Kadirli’de gezdim. Onun anlattığı mekânlara gittim, anlattığı suların gözesine ulaştım. Savrun suyunu gidip gördüm, köyünde sevdiği mekânların fotoğrafını çektim. Okuduğu ilkokulu, vekil öğretmenlik yaptığı okulu fotoğrafladım.

İKİ KEZ OKUTTUĞU KİTAPLAR VİCDAN OLGUSU
Yaşar Kemal’le projeler bittikten sonra dostluğumuz hep sürdü. Ara ara ziyaretine gittim, oturup sohbet ettik. Gitmediğimde bana kızardı. Ben saygı ederdim rahatsız etmemek için ama o hep gitmemi, konuşmamızı isterdi. Bana Don Kişot ve bazı kitapları iki kez okumayı öğretti. Çünkü Adana’da onun gelişmesinde katkıları olan Dino kardeşlerden Arif Dino ona, on tane Don Kişot romanını armağan etmiş. Yaşar abi Arif Dino’dan çok şey öğrenmiş. Bir de Kemal Satır ona, kitaplıkta iş bulmuş, orada dünya edebiyatını çok iyi okumuş. İşte bana bazı kitapları ikinci kez okutturdu. Ben şimdi çok sevdiğim bir kitap olunca ikinci kez okumak istiyorum. Bu yazıya başlarken içimde yoğun şekilde İnce Memed’i bir kez daha okuma istemi oluştu. Benim kitaplığımda kalmamış, Ayşe Hanım, Yaşar Kemal’in eşi bana verecek bir kez daha okuyacağım İnce Memed’i. Sizler de okuyun, onun muhteşem doğa betimlemeleri yüreğinizi geliştirecektir.

Yaşar abi bana vicdanlı olmanın önemini kavrattı. Vicdan olgusunu hiç unutmuyorum. İki kavram onun için önemliydi: dürüstlük ve vicdan. Onun öğrettiklerini hiçbir zaman unutmadım. Onu hep anımsıyorum.

Bir başka duygu da “bana oralarda bile sahip çıkıyor” duygusu. Çünkü onun her an benim yanımda olduğunu hissediyorum. İnsanlar Yaşar Kemal’in fotoğrafını çeken, onun dostu olan Lütfi Özgünaydın’a hep ilgi gösteriyorlar. Bu olgu benim yolumu açıyor, onun için halen bana sahip çıktığına inanıyorum ve o duygunun gücüyle çabalarımı sürdürüyorum. Rahmetle, saygıyla anıyorum onu.

Yazarın Diğer Yazıları
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Bu Sayıdan Yazılar
Yaşar Kemal’le Geçen Günler / Öğrendiklerim

Zaman zaman sorarlar, Yaşar Kemal’le olan dostluğumuzu. Hayranı olduğum bir insanın/ ulaşılmaz bildiğim bir büyük yazarın bir gün dostu oldum. Nereden nereye derim içimden. Bu yazıya başlarken Çukurova Yaşar Kemal kitabımda da anlattım. Ayşe Semiha Baban’ın içtenliği, ilgisi sayesinde onunla konuştum, birlikte oldum. Ayşe Hanım beni evine aldı, Yaşar Kemal’le söyleşmemizi sağladı. Onun içtenliğini unutamam. […]

Devamını Oku
Anadolu’unun Köklü Çınarı: Yaşar Kemal

Beykoz tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 10 Ekim 1965 Milletvekili Genel Seçimlerinin propaganda dönemiydi. Sanat tarihçileri tarafından “Su Sarayı” olarak tanımlanan Beykoz’un simgelerinden biri olan Onçeşmeler’in yanı başındaki köşe kahvede Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) toplantısı vardı. Kahvenin içi dolmuş, sonradan gelenler dışarı taşmıştı. Gözlüklü, tok sesli, uzun boylu adam “Oyunuzu adama verin, beygire değil.” diyordu. Adam […]

Devamını Oku